HAKKI YETEN
Beşiktaş’ın sembolü Baba Hakkı, 1910 yılında Vodina’da doğdu. Henüz 1 yaşındayken ailesi İstanbul’a yerleşti. Babası Binbaşı Mahmut Nedim Bey, 1914’te Çanakkale’de şehit düştü.
5 kardeşiyle birlikte yaşam savaşı veren Hakkı Yeten askeri okula yazıldı. Bu dönemde Beşiktaş Muradiye semtinde futbola başladı. Maltepe, Halıcıoğlu ve Kuleli askeri takımlarında oynadı. Beşiktaş Futbol Şubesi’nin kurucusu Şeref Bey tarafından Siyah-Beyazlı renklere kazandırıldı. Bu arada askerlik mesleğini bırakarak avukat oldu.
17 yıl Beşiktaş forvetinde özellikle sağiç olarak yer aldı. Otoriter ve teknik oyunculuğuyla kısa sürede kaptan oldu. Özellikle disipline verdiği önem nedeniyle kısa süre içinde “Baba” lakabını aldı. Saha dışında da tam bir beyefendi olan Hakkı Yeten, güçlü yapısıyla rakip oyuncularla ikili mücadelelerde kollarını açar ve karşı takım oyuncusu önüne geçemezdi.
1945’te futbolu bırakana kadar, 1 Türkiye Birinciliği, 2 Milli küme, 1 Başbakanlık Kupası, 7 İstanbul Ligi, 1 İstanbul Şildi, 2 İstanbul Kupası şampiyonluğu yaşadı. 17 yıl formasını giydiği Beşiktaş’ta 439 maçta 382 gol kaydederek inanılması güç bir sayıya erişti. Derbilere de damgasını vuran Baba Hakkı, hem Galatasaray hem de Fenerbahçe’ye 30’ar gol atarak tarihe geçti.
İkinci Dünya Savaşı nedeniyle A Milli Takım çok az sayıda maç yaptığından Hakkı Yeten de yalnızca 3 kez ay-yıldızlı formayı giyebildi. 27 Eylül 1931’de Bulgaristan’a 5-1 yenildiğimiz maçta tek golümüzü Baba Hakkı atmıştı.
Futbolu bıraktıktan sonra Futbol Federasyonu’nda Asbaşkanlık yaptı. Beşiktaş’ta 3 dönem başkanlık yaptı. Daha sonra yönetimi kurulu tarafından şeref başkanı seçildi. Hakkı Yeten, 17 Nisan 1989 tarihinde yaşama veda etti. Beşiktaş Belediyesi, Fulya Stadı’nın bulunduğu caddeye O’nun ismini verdi.
ŞEREF GÖRKEY
Bir futbolcu düşünün… Maçta bir gol atıyor ama voleleri meşhur olduğu için seyirci golü beğenmiyor… O da gidip hakeme itiraz ediyor: “Hocam golü saymayın. Top elime çarptı.” Kimden mi bahsediyoruz? Elbette ki, Beşiktaş’ın efsane forveti Şeref Görkey’den… Nam-ı diğer Voleci Şeref’ten…
Şeref Görkey, 1913 yılında İstanbul’da doğdu. Annesinin söylediğine göre, yapraklar dökülürken… Çok küçük yaşta Nişantaşı’nda futbola başladı ama yetiştiği yer Beşiktaş Genç Takımı oldu. Kısa sürede yıldızı parlayan Şeref Görkey, 16 yaşında kapısından adımını attığı Beşiktaş’tan bir daha hiç kopmadı.
20 Yıl Boyunca 10 Numara
Şeref Görkey, ilk resmi maçını İstanbulspor’a karşı oynadı. Hep 10 numara giydi ve futbolu da 10 numara olarak bıraktı. Görkey, o yılları şöyle anlatıyordu: “Çok iyi bir ekiptik. Benden bir sene sonra 1931’de Hakkı (Baba Hakkı) takıma geldi. Hüsnü Sağman, Hayati, Adnan vardı. Önümüze geleni yenerdik. O zamanlar Beşiktaş’ın taraftarı artmaya başladı. İki-üç bin taraftara top oynamaya başladık. Rakipleri bazen çok eziyorduk. Hakkı bazen yanıma gelip, "Yahu Şeref, Fevzi ile İbrahim’e de söyleyelim de çok atmayalım. Üzülüyor çocuklar" derdi. Üç-dört gol atıp bırakırdık.
Görkey, derbilerin de unutulmaz golcüsüydü. Galatasaray’a 30, Fenerbahçe’ye 13 kez gol atarak, Baba Hakkı’nın ardından derbilere damgasını vurmayı başardı.
3 Golünden Biri Voleyle
Görkey, futbol hayatı boyunca attığı toplam 320 golün 99’unu voleyle kaydetti. Hiç penaltıdan golü yoktu. Çünkü duran topların fileye gitmesini gol olarak görmüyordu Şeref Görkey. Meşhur voleleri sorulduğunda da hemen Baba Hakkı’yı anıyordu: “Attığım gollerin çoğunda Hakkı’nın emeği vardır. Baba Hakkı, Şükrü Gülesin gibi topu ayağına lokum misali oturtan arkadaşların varsa, o voleleri sen de atarsın!”
Bir keresinde Fenerbahçe’ye normal bir gol atmış Görkey. Tribünlerden hemen “Sana yakışmadı” şeklinde sitemler yükselmiş. Bunun üzerine Şeref Görkey’le hakem arasında şu diyalog yaşanmış:
Şeref Görkey: Hocam bu golü saymayın.
Hakem: Neden?
Şeref Görkey: Elime çarptı hocam
Hakem: Ben görmedim ve golü verdim. Artık iptal edemem. Hakemi “kandıramayan” Görkey, devre arasında soluğu Baba Hakkı’nın yanında alıyor: “İkinci devre hep havadan isterim topları.”
İstediği oluyor ve kendisine ilk devrede sitem eden taraftarlardan, muhteşem bir voleyle adeta özür diliyor.
“Briyantinsiz Çıkmam”
Futbolcuların yurt dışı maçlarına üçüncü mevkide gittiği, yanlarına beslenme çantası verildiği dönemin futbolcusuydu Şeref Görkey. Büyük yokluklar içinde top koşturmalarına rağmen, Voleci Şeref, kıyafetlerine hep dikkat etmiş. Hiçbir maça, saçına briyantin sürmeden çıkmamış. Belki de bu nedenle, kolejli hayranları hep olmuş. Görkey, işte bu kolejli kızlardan birine, Nükhet Hanım’a kaptırmış gönlünü ve 1940 yılında hayatlarını birleştiren imzayı atmışlar.
22 Şampiyonlukta İmzası Var
Beşiktaş futbol tarihinde, 18’i resmi olmak üzere, tam 22 şampiyonlukta imzası olan Görkey, dönemindeki Milli maç azlığından sadece 1 kez A Milli formayı giyebildi. 12 Temmuz 1936 tarihinde Yugoslavya ile oynanan ve 3-3 biten o maçta da, takımın ilk golünü kaydetti. Aralıksız 20 yıl Siyah-Beyaz formamızı giyen Görkey, futbolculuğu bıraktıktan sonra da futboldan kopamadı. Beykoz ve Adalet’in yanı sıra Beşiktaş’ta teknik direktörlük yaptı. 1962 yılında A Milli Takım’da teknik adamlık görevini üstlendi. 1960 yılında da Beşiktaş Divan Kurulu Üyesi olarak, hizmetlerini sürdürdü.
100. Yıl Meşalesini Yaktı
Beşiktaşımız İnönü Stadı’nda yapılan 100’üncü Yıl kutlamalarında da efsane forvetimiz Şeref Görkey aramızdaydı. Büyük golcümüz Feyyaz Uçar’ın koluna giren Görkey, sahanın ortasına kadar yürüdü. 100. yıl meşalemizi Görkey ve Uçar birlikte yaktılar. Bu sırada eski açık tribünden 100. yıla doğru gün, saat, dakika ve saniye sayan dev saat sıfırlandı ve yine aynı tribünde 2 kulenin üstüne yerleştirilen meşaleler yandı. Görkey o günü şöyle anlatıyordu: “Bir zamanlar Taksim Stadı vardı. Şimdi Gezi Parkı’nın olduğu yer. Biz maçlarımızı orada yapardık. Kadıköy’deki Papazçayırı gibi. Ben Taksim Stadı’nı dün gibi hatırlıyorum. Zaten o stadda oynayıp da hâlâ yaşayan başka topçu kalmadı. Şeref Stadı’nda da çok maç yaptık. Şimdi orada da Çırağan Oteli var. Ama İnönü’nün yeri ayrı. Biz oraya Dolmabahçe deriz, Mithatpaşa deriz. Şimdi İnönü diyorlar. Ne maçlarımız oldu orada. Futbolu bıraktığım 1950 yılından bu yana hiç ayağım değmemişti İnönü’nün çimlerine. O gün, 100’üncü Yıl kutlamaları için Feyyaz’ın kolunda sahaya girince duyduğum heyecanı anlatamam. Herkes bize bakıyor, seyirciler tribünlerde. Tıpkı eski günlerdeki gibi... Bir an yığılacaktım olduğum yere. Çok heyecanlandım. Hiç böyle bir günüm olmadı. Allah bana bu günleri gösterdiği için çok bahtiyarım.”
ŞÜKRÜ GÜLESİN
14 Eylül 1922’de doğan Şükrü Gülesin, Türk futbolunun yetiştirdiği en büyük yıldızlardan biri olarak anıldı. Futbola küçük yaşta Kınalıada’da kaleci olarak başladı ve kısa sürede forvete geçti. İstanbul Erkek Lisesi’nde öğrenci iken Beyoğluspor’a transfer olan Şükrü, 1940-41 sezonunda Beşiktaş’a geldi. 1944-45 sezonunda Ankaragücü’nde forma giyen Gülesin, Beşiktaş’ta oynadığı 10 yılda, 3 Milli Küme, 6 İstanbul Ligi, 2 İstanbul Kupası, 2 Başbakanlık Kupası şampiyonlukları yaşadı. 13’ü Galatasaray’a, 9’u Fenerbahçe’ye olmak üzere derbilerde 22 gol kaydetti. Ortaya koyduğu muheşem futbolla birlikte attığı korner golleri de onu büyük üne kavuşturdu. Adını Avupa’da duyuran Gülesin, 1950’de İtalya’ya gitti. Palermo, Lazio, tekrar Palermo olmak üzere 3 sezonda, İtalya 1. Ligi’nde 79 maçta 36 gol attı. Dünyanın bu en zor liginde forma giyen en başarılı yabancılardan biri olarak anılan Gülesin, Türkiye’ye dönünce Galatasaray’a transfer oldu. 10’u Beşiktaş’ta, 1’i Lazio’da olmak üzere 11 kez A Milli formayı giydi, toplam 4 gol kaydetti. Futbolu bıraktıktan sonra, Milli Takım Teknik Komitesi’ne seçildi, Beşiktaş’a yöneticilik ve spor yazarlığı yaptı. 10 Temmuz 1977’de kalp kizi geçirerek yaşama veda etti.
VEDİİ TOSUNCUK
1921 yılında İstanbul’da dünyaya gelen Vedii Tosuncuk, futbola 22 yaşında İzmir’de başlamıştır. Kısa zamanda Karşıyaka takımında ortahaf mevkiinde oynamış, Tıp tahsili için İstanbul’a geldiğinde de, çocukluğundan beri gönül verdiği Beşiktaş’a transfer olmuştur. Beşiktaş Futbol Takımı’nın sol kanadında uzun yıllar başarılı maçlar çıkarmış ve fiziki üstünlüğüne eklediği mükemmel tekniği ile, Siyah-Beyazlı takımımızın şampiyonluklarında önemli roller oynamıştır. Ayrıca Beşiktaş’ta Kaptan’lık mertebesine ulaşmış yıldızlardandır. Uzun, sert vuruşları sayesinde maçın kaderini değiştiren oyuncular arasında yer alan Tosuncuk, Beşiktaş tarihinde Hüsnü Savman’dan sonra gelen en büyük solbek oyuncusudur. A Milli Takım’da 10 defa solbek olarak ay-yıldızlı formayı giyen Vedii Tosuncuk, 1 defa da kaptanlık yapmıştır.
HÜSEYİN SAYGUN
İstanbul Beyazıt’ta 1920 yılında doğan Hüseyin Saygun, futbola Kadırga’da başladı. Bir süre Kurtuluş’ta futbol oynadıktan sonra Beşiktaş’a transfer oldu. 1936’dan 1947’ye kadar giydiği siyah-beyazlı formayla çok başarılı maçlar çıkarttı. 1947-48 sezonunda Vefa’da oynayan Hüseyin, bir yıl sonra Beşiktaş’a döndü ve futbolu siyah-beyazlı forma altında bıraktı. Orta sahada oyunu yönlendiren ve günümüzde “playmaker” olarak adlandırılan Saygun, derbilerde Fenerbahçe ve Galatasaray’a karşı da 4’er gol kaydetmeyi başardı. 9 kez A Milli olan ve “Çengel” lakabı ile anılan Hüseyin Saygun, 1959 yılında Teknik Direktör Remondoni’nin takımı bırakması üzerine Beşiktaş’ı çalıştırdı. 1994 yılında da vefat etti.
HÜSNÜ SAVMAN
1908 yılında doğan Hüsnü, Beşiktaş’ın Bandırma deplasmanına gidişinde Kulüp yetkilileri tarafından beğenilip takıma kazandırıldı. 1926’dan 1943 sonuna kadar 17 yıl Beşiktaş formasıyla genellikle solbek, bazı maçlarda da santrfor olarak oynadı. Beşiktaş’ın ilk Milli futbolcusu olan Hüsnü Savman, 8 kez A Milli forma altında görev yaptı, 3’ünde sahaya kaptan olarak çıktı. Cesaretli futbolu, kişiliği ve beyefendiliğiyle tanınan Hüsnü Savman, kısa sürede kulübün sembol isimlerinden biri haline geldi. Beşiktaş’ta Baba lakabı da ilk kez Hüsnü Savman’a verildi. Baba Hüsnü, 1 kez Türkiye Birinciliği, 1 kez Milli Küme, 6 kez İstanbul Ligi ve 1 kez de İstanbul Şildi şampiyonluğu yaşadı. Futbolu bıraktıktan kısa bir süre sonra, henüz 37 yaşındayken öldü.
ŞEVKET YORULMAZ
1950’li yılların unutulmaz oyuncusu Şevket Yorulmaz, 1926’da Konya’da dünyaya geldi. Futbola Konya İdmanyurdu’nda başladıktan sonra 23 yaşında Beşiktaş’a transfer oldu. Beşiktaş’ta 1951-52 ve 1952-53 sezonlarında gol kralı olan Şevket Yorulmaz, özellikle ceza alanı içindeki fırsatçılığı, çabukluğu ve gol vuruşlarıyla dikkatleri çekti. 3 kez A Milli formayı giyen Şevket Yorulmaz, derbilerin golcüsüydü Fenerbahçe ağlarına 10, Galatasaray ağlarına da 9 gol atarak, Beşiktaş tarihine adını yazdırdı. Futbolu bıraktıktan sonra uzun süre Beşiktaş Yönetimi’nde görev alan Yorulmaz, daha sonra Divan Kurulu üyeliği ve kulüp müdürlüğü görevlerini de üstlendi.
FARUK SAĞNAK
1924 yılında İstanbul’da doğdu. Beşiktaş’ta yetişti ve 1944 ile 1956 yılları arasında, tüm kadrolarda eksiksiz görev yaptı. Defans, orta saha ve hücum hattının sol kanatlarında tüm mevkiilerde aynı başarıyı göstererek oynadı. Kelimenin tam anlamıyla bir “joker” oyuncusuydu.
Top tekniği, oyunu okuyuşu, defansta oynarken ileri uçtaki arkadaşlarına attığı paslar, orta sahada oynadığı maçlarda ise yine önündeki gol adamlarına attığı milimetrik paslar, klasının aynasıydı.
Milli maç organizasyonlarının iptal edildiği harp yıllarına rastlayan gençlik döneminde, bu şerefe nail olamamıştı ama üstün klasını sonuna kadar koruduğu son döneminde, Milli Takım’a davet edilmesi, O’nun ne çapta futbolcu olduğunun en somut örneğidir.
12 yıl aralıksız formasını taşıdığı Beşiktaş’ta, 273 maçta yer aldı ve 25 gol kaydetti rakip kalelere.
Futbolu bıraktıktan sonra muhtelif dönemlerde Beşiktaş Yönetim Kurulları’nda görev aldı. Tam bir oyuncu sarrafı olarak da tanınır. 1959-60 sezonunun şampiyon kadrosu oluşturulurken; Birol Pekel, Şenol Birol, Arif ve Tuncay Demirtaş gibi genç oyuncuları keşfedip, Beşiktaş’a kazandıran O’dur.
BÜLENT AZİZ ESEL
Topu ayağına aldığında karşısındaki rakip oyuncuyu şaşkına çevirirdi. Hem güçlü fiziği, hem de uzaktan attığı şutlar yüzünden ‘Kasatura Bülent’ lakabını almıştı. 1927 yılında dünyaya gelen Bülent, Kırıkkalespor’da futbola başladıktan sonra 1943-48 yılları arasında Ankaragücü’nde forvet olarak oynadı.1948’de Beşiktaş’a transfer olan Esel, aynı yıl kazanılan İstanbul şampiyonluğunda büyük pay sahibiydi. Bir sezon sonra 20 gol atarak, Şükrü Gülesin’le birlikte takımın en büyük hücum silahı haline geldi. 50-51 sezonunda Adalet’te forma giyen Bülent Esel, Palermo’nun SPAL takımıyla anlaşarak İtalya’ya gitti. Bu ülkede 3 yıl futbol oynayan Bülent Esel, güçlü fiziği sayesinde çok başarılı oldu. 1951-54 yılları arasında SPAL takımında 77 lig maçında 27 gol atmayı başardı. İtalya’da ki başarılı dönemin ardından 1954’te Beşiktaş’a dönen Bülent Esel, 1954’ten 57’ye kadar Beşiktaş’ta oynadıktan sonra Altınordu’ya transfer oldu ve bu takımda futbol yaşamını noktaladı. Futbolu bıraktıktan sonra teknik direktörlük yapan Esel Altınordu ve Uşaksor’da uzun yıllar çalıştı.
KEMAL GÜLÇELİK
Profesyonellik öncesi dönemin en önemli santrforlarından biri olarak kabul edilen Kemal Gülçelik, 1923 yılında İstanbul’da doğdu. Oyun stili ve attığı gollerle ‘Keklik Santrfor’ olarak adlandırıldı. Rumelihisarı’nda oynarken, Beşiktaş’ın Baltalimanı’nda yaptığı antrenman maçlarında yönetici Fevzi Uman’ın dikkatini çekti. 1941’de Beşiktaş’a geldi. Siyah-beyazlı takımın en parlak dönemlerinde Sabri, Hakkı, Kemal, Şeref, Şükrü’lü kadrosunda santrfor olarak unutulmaz gollere adını yazdırdı. Galatasaray’a 14, Fenerbahçe’ye 7 gol kaydederek, derbilere de imzasını attı. Özellikle Galatasaray’la oynanan maçlarda sergilediği müthiş futbol ve attığı goller, onu Beşiktaş tarihinin unutulmazları arasına soktu. 2’si İstanbul Ligi, 1’i de İstanbul Kupası olmak üzere 3 resmi maçta 6’şar gol atarak kırılması güç bir rekorun sahibi oldu. 1949’da genç yaşta futbolu bıraktı.
RECEP ADANIR
17 Haziran 1951 günü Berlin Olimpiyat Stadı’nı tıklım tıklım doldurmuş, 100 bin kişinin hiç durmayan bir tezahüratla desteklediği geleceğin “Dünya Kupası Şampiyonu” Batı Almanya Takımı; Frıtz Walter, Rahn gibi aslarına rağmen, Türk Milli Takımı’na yenilmekten kurtulamamıştı. Ertesi gün, Alman basını galibiyet golüne imza atan Beşiktaşlı Recep Adanır için; “Tabanca mermisi gibi şut atan oyuncu” tabirini kullanmışlardı. Her iki ayağından füze çabukluğu ile çıkan çok sert şutları, top hakimiyetini süsleyen driplingleri ve meşin topu ayakları arasında saklayarak rakip sahada yaptığı kısa deparlarla Recep Adanır, Türkiye’nin gelmiş geçmiş en büyük futbol teknisyenlerinden biridir. Bir zamanlar taraflı tarafsız tüm sporseverlere; “Attığı her iki frikikten biri goldür” dedirtecek kadar netice futbolcusu olmuştur O... Recep Adanır, 1929 yılında Ankara’da doğdu. Çok küçük yaşlarda Başkent arsalarında bez top arkasından koşarken, büyük kabiliyeti sayesinde Ankaragücü takımına transfer olmakta gecikmedi. Kısa zamanda (A) kadroya yerleşerek, yeteneklerini ortaya koydu ve attığı birbirinden güzel gollerle Ankaragücü’nü Türkiye Şampiyonluğu’na kadar yükseltti. Bir yıl içinde şöhreti Ankara sahalarını taşmış ve yurdun futbol merkezlerine kadar yayılıvermişti. Nihayet 1950 yılı transfer ayında, çocukluğundan beri düşlerinde yer alan Siyah-Beyaz renklere transfer oldu ve böylece Türk Futbolu’nda bir “Baba Recep” devri başladı. Emsalsiz futbolculuk yeteneklerine ilaveten, çok iyi bir kaptan olduğu için de Türk Futbolu’nda “Baba” lakabı ile anılan bir kaç futbolcudan biridir O... 10 yıl taşıdığı Beşiktaş forması altında, biri Türkiye Birinciliği, ikisi Federasyon Kupası olmak üzere 3 Türkiye Şampiyonluğu ve 3 İstanbul Ligi Şampiyonluğu yaşadı. Sağiç, santrfor ve solaçık oynayan Recep, derbilerde Beşiktaş formasıyla Galatasaray’a 10, Fenerbahçe’ye de 4 gol kaydetti. 1959-60 sezonunda Kasımpaşa’ya transfer oldu. Daha sonra Galatasaray ve Karagümrük’te oynadı. Yıllar sonra Beşiktaş Dergisi ile yaptığı röportajda, bu ayrılığı gözyaşları ile anlatan Recep Adanır, her zaman “Beşiktaş’ın Baba Recep’i” olarak kaldı. Futbolu bıraktıktan sonra teknik direktörlük yapan Adanır, 1963-64 ve 1977-78 sezonlarında kısa süreyle Beşiktaş’ta görev aldı.
NAZMİ BİLGE
Beşiktaş’ın unutulmaz kaptanlarından olan Nazmi Bilge, 10 Ekim 1934’te Trabzon’da dünyaya geldi. Trabzon Lisesi’ni bitirdikten sonra 2 yıl yüksek öğrenim gören Nazmi, dayısı ünlü futbol adamlarından Hasan Polat’ın desteğiyle Beşiktaş’a transfer oldu.
1962 yazında Altay’a transfer olana kadar Beşiktaş’ta çok başarılı bir performans çizdi. İstanbul Ligi, Milli Küme, Federasyon Kupası ve Birinci Lig’de toplam 158 gol atmayı başaran Nazmi, 3 kez de A Milli Takım forması giydi.
Bilge, futbolu bıraktıktan sonra Beşiktaş Yönetimi’nde de görev aldı.
ALİ İHSAN KARAYİĞİT
Salihli’de 1927 yılında doğan Ali İhsan Karayiğit, Balıkesir’de futbola başladı. Türkiye şampiyonalarındaki başarılı futboluyla kısa sürede büyük takımların gözdesi haline gelen Ali İhsan Karayiğit, 1950 yılında Beşiktaş’a transfer oldu. 1950 ile 59 yıları arasında Siyah-Beyazlı takımda oynayan Ali İhsan Karayiğit, 3 İstanbul Ligi, 2 Federasyon Kupası Şampiyonluğu, 1 Türkiye Birinciliği yaşadıktan sonra 1959’da Adalet’e transfer oldu. Bir yıl sonra da futbol yaşamını noktaladı. Mükemmel bir tekniğe ve futbol zekâsına sahip olan ve 11 kez A Milli formayı giyen, Karayiğit, WM sisteminde santrafor olarak görev yaptı. Futbolu bıraktıktan sonra bir süre spor yazarlığı yapan Karayiğit, 1960’ta Beşiktaş’a üye oldu. Uzun yıllar Divan Kurulu’nda görev yaptı. Bir dönem Beşiktaş Genç Takımı’nı da çalıştırdı.
FARUK KARADOĞAN
Mersin İdman Yurdu 2. Lig’deyken henüz 17 yaşındaki Faruk oynadığı futbolla hem Gençlerbirliği takımının hem de Genç Milli Takım yetkililerinin dikkatini çekti. 1964’de Gençlerbirliği’ne, 1 yıl sonra da Beşiktaş’a transfer oldu. 1965-66 ve 1966-67 lig şampiyonluklarını yaşadı. Yüksek kondisyonu ile sol açık mevkiinin değişmez adı oldu ve 7 yıl boyunca siyah-beyazlı formayı giydi. Beşiktaş’ta oynadığı 171 lig maçında 34 gol attı. 14 kez A, 11 Ümit, 12 Amatör ve15 kez de Genç Milli olmak üzere toplam 52 defa ay-yıldızlı formayı giydi ve Futbol Federasyonu tarafından altın madalya ile ödüllendirilen ilk Beşiktaşlı milli futbolcu oldu. 1972’ de memleketinin takımı olan Adanaspor’a gitti. 1974’te tekrar Beşiktaş’a geri döndü ancak eski formunu yakalamadığı için özel maçlarda yer aldı.
GÜVEN ÖNÜT
1940 Aydın doğumlu. Küçük yaşta başladığı futbola, İzmirspor formasıyla devam etti ve bu renkler altında üne kavuştu. O’nun santrfor oynadığı 1958-59 ve 1959-60 sezonlarında, İzmirspor “Üç Büyükler”in tozunu atmıştı. 1960 yılı Temmuz’unda Beşiktaş’a transfer oldu. Kendisine has çalımlarıyla rakiplerini ekarte edişi, şık kafa golleri, isabetli pasları ve sert şutlarıyla etkili oldu. Beşiktaş’ın ve Türk Futbolu’nun en büyük golcülerindendi. Siyah-Beyazlı forma altında 2 Türkiye Ligi şampiyonluğu yaşadı. 1960-69 yılları arasında 225 maçta oynayıp, 94 gol attı rakip filelere. Mütevazı kişiliği ve centilmenliği ile iz bıraktı stadlarda. 1962-63 sezonunda 19 golle “Gol Kralı” olarak, Beşiktaş tarihindeki ilk gol kralı olma unvanını yakaladı.
RASİM KARA
Rasim Kara, Beşiktaş’a hem futbolcu hem de teknik adam olarak hizmet veren ender isimlerden... 1950 yılında Eskişehir’de doğan ve Eskişehir Işıkspor’da futbola kaleci olarak başlayan Kara, Uşakspor’dan Bursaspor’a transfer oldu. Oradan da Milli Takım’a kadar yükseldi. 1975-76 sezonunda özellikle Sovyetler Birliği Milli maçındaki olağanüstü performansıyla Beşiktaş’ın kalesini devralan Rasim Kara, aralıksız 9 sezon, siyah-beyazlı takımın kalesini korudu. 1981-82 sezonunda lig şampiyonu olan takımın file bekçisi olan Kara, 1984’te futbola veda etti ve teknik adamlık kariyerine başladı. Uzunköprü ve Antalyaspor takımlarında görev yapan Kara, önce Sepp Piontek’in ardından Fatih Terim’in yardımcılığını üstlendiği A Milli Takım’da kariyerinin en önemli başarılarından birini kazandı. Tarihinde ilk kez Avrupa Şampiyonası finallerine katılma hakkını elde eden Milli Takım’ı Euro 96’ya taşıyan isimlerden biri olan Kara, 1997-98 sezonunda Beşiktaş’ın teknik direktörü oldu. Siyah-Beyazlı takımı hem Şampiyonlar Ligi’ne sokan hem de lig tarihindeki en yüksek gol sayısına ulaştıran Kara, yine de Beşiktaş’tan ayrılmak zorunda kaldı. Bursaspor, Ç.Dardanel, Rizespor, Kocaelispor takımlarında da görev yapan Kara, Kanada’nın Ottowa Wizards takımını kendi liginde şampiyon yaptıktan sonra, başarılı kariyerine devam ediyor.
ZEKERİYA ALP
1968-69 sezonunda Feriköy’den Beşiktaş’a transfer olduğunda henüz 20 yaşındaki; sarı saçlı, mavi gözlü genç bir delikanlının, Beşiktaş tarihinin unutulmaz futbolcularından biri olacağını kimse bilemezdi. 1968’den 1978’e kadar 11 sezon boyunca 204 lig maçında forma giyen ve 6 gol atan Zekeriya Alp, sol kanatta görev yapar ve o kanatta attığı deparlarla tanınırdı. Daha çok savunma yönü güçlü olan Zekeriya Alp, istikrarlı ve çok centilmen bir futbolcuydu.
1. Lig’deki ilk resmi golünü 5 Eylül 1971’de Beşiktaş’ın Vefa’yı 3-1 mağlup ettiği karşılaşmada kaydetmiş ve takımını 1-0 öne geçirmişti. 22 kez A Milli Takım’da Beşiktaş’ı temsil eden Zekeriya Alp, Beşiktaş’ın en talihsiz dönemlerinde forma giymişti. Sadece 1975’te bir Türkiye Kupası Şampiyonluğu yaşayan başarılı futbolcu, 1978’de futbolu bıraktı. Ardından çeşitli dönemlerde Beşiktaş yönetiminde görev alarak Camiamız’a hizmetlerini sürdürdü.
KAYA KÖSTEPEN
1934’te Aydın’da doğan Kaya Köstepen, futbola da Aydınspor da başladı. 1955-56 ve 1956-57 sezonlarında Antalya’da santrafor olarak oynadı. 1957-58 sezonunda ise çok başarılı yıllar geçireceği Beşiktaş’a transfer oldu. Siyah-Beyazlı ekipteki ilk yılında Federasyon Kupası Şampiyonluğu yaşayan Köstepen, 1970 yılına kadar Beşiktaş forması giydi. Siyah-Beyazlı ekibin orta sahasının değişmez ismi olan ve çok kritik gollere de imza atan Kaya Köstepen, Beşiktaş’ta 4 Lig Şampiyonluğu yaşadı. 3 kez A Milli formayı giyen ve 332 Birinci Lig maçında 7 gol kaydeden Kaya, futbolu bıraktıktan sonra teknik adamlık yaptı.
NECMİ MUTLU
Necmi Mutlu, 1937 ylında İstanbul’da dünyaya geldi. 16 yaşında Beykoz’da lisanslı olarak futbola başladı. 5 sezon Kadırga ve Beykoz’da oynadıktan sonra 1958’de Beşiktaş’a transfer oldu. 11 sezonda 241 maçla Türkiye 1. Ligi’nde Beşiktaş’ın kalesini en çok koruyan kaleci olan Necmi Mutlu, 3 Lig, 1 Cumhurbaşkanlığı, 2 TSYD Kupası Şampiyonluğu yaşadı. Özellikle karşı karşıya pozisyonlardaki başarısı, refleksleri ve soğukkanlılığıyla döneminin en önemli kalecileri arasında yer aldı. 1968-69 sezonunun bitiminde kalesini genç Sabri Dino’ya bırakarak futbola veda etti. 5 kez A, 2 kez de B olmak üzere 7 kez Milli oldu. Futbolu bıraktıktan sonra Beşiktaş’ta yardımcı antrenörlük ve kaleci antrenörlüğü yaptı.
SABRİ DİNO
Futbola 14 yaşında Tarabya’da başladı. Galatasaray Genç Takımı’nda kısa bir süre forma giydikten sonra Beyoğluspor’a transfer oldu. 1964 yılında Özcan Arkoç’un Avusturya’ya gitmesinin ardından kaleci arayışına giren Beşiktaş, Fenerbahçe’yle kıyasıya bir mücadeleden sonra Sabri’yi renklerine bağladı. 1964-65 sezonundan itibaren önceleri Necmi Mutlu’nun yedeği olarak sahaya çıkan genç Sabri, 1966-67 sezounda kaleyi devraldı. Bir Avrupalı’yı andıran sarı saçları, mükemmel fiziği, beyefendiliği ve kaleciliğiyle örnek bir futbolcu olan Sabri Dino, 1975’e kadar forma giydiği Beşiktaş’ta 194 lig maçına çıktı. 1965-66 ve 1966-67 lig şampiyonluklarında büyük pay sahibi olan Sabri, Necmi Mutlu’dan sonra Beşiktaş kalesini en çok koruyan isim unvanını da halen elinde bulunduruyor. 12 kez A Milli formayı giyen unutulmaz kaleci, özellikle 13 Ocak 1973’te Napoli’deki Dünya Kupası grup eleme maçının kahramanı olarak anıldı. Bu maçta İtalya Milli Takımı’nın yıldızlarına gol şansı vermeyen Dino, maçın 0-0 bitmesinde başrolü oynamıştı. Futbolu bıraktıktan sonra tekstil sektörüne giren Dino, işlerinin bozulması üzerine, 1990 yılında intihar ederek, çok acı bir şekilde aramızdan ayrıldı. Beşiktaş tarihindeki ölümsüzlüğü ise sonsuza kadar devam edecek.
BİROL PEKEL
1938’de Kadıköy’de dünyaya gelen Birol Pekel, İstanbul Ticaret Lisesi’nde sporla tanıştı. Üç çocuklu bir ailenin tek oğlu olan Birol Pekel, Beylerbeyi’nde lisanslı olarak basketbol oynarken tesadüfen futbola geçiş yaptı. Beylerbeyi’nde soliç olarak çok başarılı maçlar çıkartarak büyük kulüplerin dikkatini çekti. 1959 yılında transfer olduğu Beşiktaş’ta 1963’e kadar 131 lig maçı oynadı ve 26 gol kaydetti. Türkiye Kupası’nda da Beşiktaş adına 5 gol attı. 6 kez A Milli Takım formasını giyen Pekel 1 de gol attı. Birol Pekel, o dönemlerin ünlü sloganı, “Şenol – Birol gol”ün kahramanlarından biriydi. Şenol’la birlikte Beşiktaş’ta çok başarılı maçlar çıkarttıktan sonra yine Şenol’la birlikte Fenerbahçe’ye transfer oldu.
ŞENOL BİROL
1937 yılında Rize’de doğan Şenol Birol, o dönemin en eğitimli futbolcularından biriydi. Edebiyat Fakültesi’ni bitiren Şenol, futbola Zonguldak Kilimlispor’da başladı. Daha sonra Rize Güneşspor ve Sarıyer’de forma giydi. 1958-59 sezonunda Sarıyer formasıyla attığı goller onu, ülkenin en çok konuşulan forvetlerinden biri haline getirdi. Başta Beşiktaş olmak üzere Galatasaray ve Fenerbahçe de genç golcüyü renklerine bağlamak için harekete geçti. Ancak Şenol’un tercihi Kara Kartal oldu. Forvetteki partneri Birol’la birlikte attığı goller yüzünden tribünlerde, “Şenol-Birol gol” tezaruhatı yapılmaya başlandı. İlk 3 sezonda 42 golü rakip ağlara bırakan Şenol’un Beşiktaş formasıyla en başarılı dönemi 1962-63 sezonuydu. Son haftaya kadar Galatasaray’la şampiyonluk için çekişen Beşiktaş, son maçında ikincilikte kalırken, Şenol sezonu 41 maçta 34 golle tamamladı. Bu sayı Şenol’a “bir sezonda en çok gol atan Beşiktaşlı” unvanını da kazandırıyordu. 1962-63 sezonu bitiminde Birol’la birlikte Beşiktaş’tan ayrılıp Fenerbahçe’ye giden Şenol Birol, futbola veda ettikten sonra çeşitli takımlarda teknik adamlık yaptı.
AHMET ÖZACAR
ürk Futbolu’nun ve Beşiktaş’ın “Küçük” lakaplı büyük yıldızlarından Ahmet Özacar, 1937 yılında Lüleburgaz’da doğdu. 6 çocuklu bir ailenin oğlu olan Ahmet, 1955’te İstanbul’un amatör takımlarından Şehremini Altınok’tan Beşiktaş’a transfer oldu. Aynı dönemde kendisinden 5 yaş büyük Ahmet Berman’la birlikte Beşiktaş’ta yer aldığından “Küçük Ahmet” adıyla anıldı. 1971’e kadar santrfor, sağaçık, solaçık ve sağiç olarak 16 yıl Beşiktaş forması giydi. 1970’te jübilesini yaptıktan sonra, 1970-71 sezonunda tekrar takıma çağrıldı ve Beşiktaş’ın krizli döneminde 3 lig maçında ikinci yarılarda oyuna “kurtarıcı” olarak alındı. Beşiktaş, Avrupa Kupaları’ndaki ilk galibiyetini 28 Eylül 1960’ta Rapid Wien’i 1-0 yenerek alırken tek gol yine Küçük Ahmet’ten gelmişti. Hem Galatasaray’a hem de Fenerbahçe’ye 9’ar gol atan Ahmet Özacar, derbilerde de varını yoğunu ortaya koyan bir yıldızdı. 3 kez Lig, 2 kez de Federasyon Kupası olmak üzere 5 kez Türkiye şampiyonluğu yaşadı. Türkiye Kupası’nda 5 kez rakip ağları sarstı. Türkiye Ligi’nde ise 313 maçta 100 gol attı. Attığı goller kadar, gollük ortalarıyla da ün yaptı. 2 kez A, 1 kez de B olmak üzere 3 kez Milli formayı giydi.
SANLI SARIALİOĞLU
1945 yılında doğan Sanlı Sarıalioğlu, futbol yaşamı boyunca sadece Beşiktaş forması giydi. Başarılı futbolculuğunun yanı sıra mükemmel bir kişliğe de sahip olan Sanlı Sarıalioğlu, 14 yıl formasını giydiği Beşiktaş’ta tam 314 Lig maçı oynamış ve 65 gol kaydetmişti. 21 kez A Milli formayı giyen Sarıalioğlu, Pakistan’la oynanan özel maçlarda da 2 gole imza atmıştı. 1975 yılında futbolu bıraktıktan sonra antrenörlük ve menajerlik yapan Sanlı Sarıalioğlu, dönem dönem siyah-beyazlı kulüpte de görev aldı. Beşiktaş tarihinin unutulmaz ismi Sanlı Sarıalioğlu halen spor yazarlığı yapıyor.
YUSUF TUNAOĞLU
1946 yılında doğdu. O da Sanlı Sarıalioğlu gibi Beşiktaş alt yapısında yetişti. Baba Hakkı’nın kontrolünde önce Genç Takım’da arkasından da Profesyonel Takım’da yer aldı. Yalnız Beşiktaş’ta değil, Türk Futbolu’nda 30-40 yılda bir sahalarda görülebilen süper yıldızlardan biriydi. Eğer şanssız bir trafik kazası geçirmeseydi, O’nu Avrupa’nın en ünlü kulüplerinden biri olan Anderlecht’te oynarken tanıyacaktı dünya futbolu... Anderlechtli yöneticilerin dikkatini, 1965 yılında Belçika’da organize edilen Ordulararası Dünya Şampiyonası karşılaşmalarında çekmişti. O’nu terhis olur olmaz renklerine katmaya karar vermişlerdi. Bu büyük transfere Beşiktaş da razı olmuştu. Taraflar her konuda anlaşmışlardı. Bir akşam Boğaz’da yaptığı trafik kazasından sonra Anderlecht bu transferden vazgeçti. Beşiktaş’ın gelmiş geçmiş en muhteşem kadrosu olan; Hakkı’lı, Şükrü’lü, Çengel Hüseyin’li kadrosunda bile ilk onbirde kendisine yer bulabilecek çaptaydı. Beşiktaş’ta 2 Türkiye Ligi Şampiyonluğu, 1 Cumhurbaşkanlığı Kupası yaşadı. 1962-76 yılları arasında 172 lig maçında 23 gol kaydetti. Yusuf’un, 1971-72’deki 5-1’lik Göztepe maçında kaleci Ali’yi bir hareketle ters köşe yaparak topu ağlara göndermesi, unutulmayan golerinden biriydi. 6 kez A, 3 kez Ümit, 5 kez de Genç olmak üzere toplam 14 kez Milli oldu. Büyük top tekniği, driplingleri, arkadaşlarına attığı milimetrik paslar ve oyun kuruculuktaki zekası ile Avrupa çapında bir oyuncuydu. Futbolu bıraktıktan sonra, uzun bir dönem Beşiktaş alt yapısında görev aldı. 2000 yılında geçirdiği kalp krizi sonucu yaşama çok erken veda etti.
MEHMET EKŞİ
1955 yılında doğdu. Elazığspor’da oynarken Karadenizliler’in dikkatini çekerek, Trabzonspor’a transfer oldu. Bordo-Mavili takımın şampiyon kadrolarında yer alarak, ünlendi.
1978’de Beşiktaşlı oldu. Ağırbaşlı, az konuşan, öz söyleyen karakter yapısı ile takım arkadaşları arasında saygı uyandırdı ve yöneticiler tarafından “Kaptan”lığa getirildi.
Defansta ve orta sahada, bilhassa hava toplarındaki üstünlüğü ile beğeni kazandı. Zaman zaman hücuma katılarak, galibiyet getiren gollerin de sahibi oldu. Beşiktaş formasıyla 189 maç oynadı ve 25 gol attı.
NECDET ERGÜN
5 Mayıs 1954’te Sivas’ta dünyaya gelen Necdet Ergün, İstanbul Anadolu Takımı’nda futbola başladı. İlk profesyonel olduğu Boluspor’da herkesin dikatini çeken bir performans sergiledi. Daha sonra Trabzonspor’a transfer olan Necdet, Trabzonspor efsanesini yaratan isimlerden biriydi. Kısa boyu ve kalın bacaklarıyla sağ kulvarı mükemmel kullanan Necdet Ergün, 1979 yılında Beşiktaş’la sözleşme imzalayarak siyah-beyazlı formayla tanıştı. Siyah-beyazlı ekipte 186 lig açında 48 gol kaydetti. 81-82 ve 85-86 şampiyonluklarında önemli pay sahibi olan Necdet Ergün, özellikle derbi maçlarında asistleri ve golleriyle öne çıkardı. 9 kez A Milli formayı giyen Necdet Ergün, 1986’da futbolu bıraktı.
SAMET AYBABA
İskenderunspor’dan 1977-78 sezonunda Beşiktaş’a transfer olan Samet Aybaba, 3 Eylül 1955’te Adana’da doğdu. Siyah-Beyazlı ekipte orta saha ve defansta yer aldı. 11 yıl Beşiktaş forması giydi, kaptanlık yaptı. 334 lig maçında 7 gol atan Samet Aybaba, 1988 Temmuz’unda jübile ile futbolu bıraktı. A Milli Takım’da oynama şansını bir türlü yakalayamayan Aybaba, 2 kez Ümit, 8 kez de genç olmak üzere toplam 10 defa Milli oldu.
2 Lig, 1 Cumhurbaşkanlığı, 1 Başbakanlık, 2 TSYD Kupası Şampiyonluğu yaşayan Samet Aybaba, futbolu bıraktıktan sonra teknik direktörlük mesleğini seçti. Ankaragücü, Gençlerbirliği, Gaziantepspor gibi kulüplerde oldukça başarılı sonuçlar aldı. Gençlerbirliği, Aybaba döneminde, Türkiye Kupası’nı tarihinde 2. kez müzesine götürdü. Aybaba, başarılı teknik direktörlük kariyerine devam etmektedir.
ZİYA DOĞAN
1961 yılında Gümüşhane’de dünyaya gelen Ziya Doğan, Beşiktaş alt yapısında futbola başladı. 1978-79 sezonunda A Takım’a yükseldi. Kısa sürede mücadeleci futbolu ve çalışkanlığı ile takımın gözdesi oldu. Önceleri kafa vuruşları zayıftı. Toprak zeminli Şeref Stadı’nda yaptığı idmanlar sayesinde bu eksikliğini kapattı ve uçarak attığı kafa golleriyle ünlendi. Orta saha oyuncusu olmasına karşın son derece gole yakın bir stili vardı. Beşiktaş formasıyla 9 sezonda 194 lig maçında 38 gol attı. Türkiye Kupası’nda da 9 golün altında onun imzası vardı. 1 kez A, 3 kez Ümit, 6 kez Olimpik olmak üzere 10 kez Milli formayı giydi. Futbolu bıraktıktan sonra teknik direktörlük mesleğini seçen Doğan, Beşiktaş’ta Nevio Scala’nın yardımcısı olarak çalıştı.
2001-2002 sezonunda ligin son sırasındaki Malatyaspor’un kümedekalmasını sağlayarak, bu meslekte de başarılı bir çizgi yakaladı. Ziya Doğan, Türk Futbolu’nda aranan teknik adamlardanbiri olmayı, başarılı kariyerinisürdürüyor.
RIZA ÇALIMBAY
2 Şubat 1963 yılında Sivas’ta doğan Rıza Çalımbay, futbola Beşiktaş Minik Takımı’nda başladı. Bitmez, tükenmez enerjisi ve saha içindeki çalışkanlığı nedeniyle “Atom Karınca” lakabı ile anıldı.
1980-81 sezonunda A Takım kadrosuna yükselen Rıza Çalımbay, orta sahanın sağında parladı. Ayrıca orta sahanın ortasında ve sağbek mevkiinin de alternatif adamıydı. Bireysel oyuna çok pirim tanıyan Türk futbolundaki ilk görev adamlarından biriydi belki de Rıza...
Beşiktaş A Takımı’nda 16 sezonda 494 lig maçında 41 gol kaydetti. Birinci lig tarihinde en çok forma giyen Beşiktaşlı futbolcu unvanını kazandı. Futbol yaşamı boyunca sadece Beşiktaş formasını giyen Rıza Çalımbay, unutulmaz kaptanlardan biri oldu.
16 yılda 6 Lig, 3 Türkiye Kupası, 4 Cumhurbaşkanığı, 1 Başbakanlık ve 6 TSYD Kupası şampiyonluğu yaşayan Çalımbay, 1996 Temmuz’unda yaptığı jübile ile futbolu bıraktı.
37 kez A, 8 kez Ümit ve 6 kez de Genç olmak üzere toplam 51 kez Milli formayı giydi. 13 Kasım 1991’de 3-1 kaybettiğimiz İrlanda Cumhuriyeti maçında tek golümüzü penaltıdan kaydetti. Fenerbahçe’ye 6, Galatasaray’a da 1 gol atan Rıza, derbilerdeki üstün performansıyla dikkatleri çekti.
1992’de UNICEF’in düzenlediği maçta Dünya Karması’nda yer alan ve Alman Milli Takımı’na karşı sahaya çıkan Rıza, bu onuru alan ilk Beşiktaşlı olmayı da başarmıştı.
1995-96 sezonunda Beşiktaş formasıyla jübile yaparak yeşil sahalara veda eden Rıza Çalımbay, futboldan hiç kopmadı ve kariyerine antrenörlük yaparak devam etti. 2 yıl Ümit Milli Takım Teknik Direktörlüğü yapan Rıza Çalımbay, 2000 Avrupa Şampiyonası’nda Avrupa’nın ilk 8 takımı arasına kalan A Milli Futbol Takımımız’da Teknik Direktör Mustafa Denizli’nin yardımcısıydı. 3 ay İngiltere’de antrenörlük kursuna katılan Rıza Çalımbay, 2000-2001 sezonunda Christoph Daum’un yardımcısı olarak Beşiktaş’ta görev aldı. Bir süre Göztepe’yi çalıştıran Çalımbay, sonra Denizlispor’da elde ettiği başarılar ile adından çok söz ettirdi. Göreve geldiğinde, ligde sondan 5. sırada yer alan Denizlispor’u bir sezon sonra UEFA Kupası’nda 4. tura kadar çıkarmayı başardı. Ankaragücü’nde ve 2004-2005 sezonu ilk yarısında Çaykur Rizespor’da başarılı kariyerine devam etti ve 2005 yılı Ocak ayında Beşiktaş'a teknik direktör oldu.
| Resmin Büyük Halini Görmek İçin Buraya Tıklayın |
RECEP ÇETİN
1965 yılında Sakarya’da doğan Recep Çetin, Sakaryaspor altyapısında futbola başladı. Sakaryaspor ve Bursaspor’da forma giydikten sonra 1988 Temmuz’unda Beşiktaş’a geldi.
Siyah-Beyazlı formayı 10 yıl boyunca giydi. 274 lig maçında, 4 gol kaydetti. 4 Lig, 3 Türkiye Kupası, 4 Cumhurbaşkanlığı, 2 Başbakanlık ve 5 TSYD Kupası şampiyonluğu yaşadı.
Ayrıca, 5 Ümit, 7 Olimpiyat, 1 de Genç olmak üzere Milli formayı toplam 69 kez giydi. 1998-99 sezonunda Beşiktaş’tan Trabzonspor’a, bir yıl sonra da İstanbulspor’a transfer oldu. 2001-2002 sezonu başında futbola veda etti ve antrenörlük yapmaya başladı.
55’i Beşiktaş’ta olmak üzere 56 defa A Milli formayı giyen Recep, halen Beşiktaş’ın en fazla A Milli olan futbolcusu unvanını koruyor.
KADİR AKBULUT
8 Mayıs 1960’ta Denizli’de dünyaya gelen Kadir Akbulut, 1980’de Denizlispor’dan Beşiktaş’a transfer oldu. Siyah-Beyazlı takımda üçüncü sezondan itibaren solbek mevkiinin değişmez adamı haline geldi. Kara Kartal’da oynadığı 14 yıl boyunca 5 Lig, 3 Kupa, 4 Cumhurbaşkanlığı, 1 Başbakanlık, 6 TSYD Kupası Şampiyonluğu yaşadı.
Kadir Akbulut, 1 kez A, 3 kez de Olimpik olmak üzere 4 kez Milli formayı giydi. Futbolu bıraktıktan sonra, bir dönem futbol takımımızın menajerliğini yaptı.
ULVİ GÜVENEROĞLU
Elazığspor’dan 1979 yılında Beşiktaş’a transfer olan Ulvi, son derece basit oynayan ama çok yararlı bir savunma oyuncusuydu. 15 yıl boyunca giydiği Beşiktaş formasıyla 406 lig maçında 11 gol attı. 5 lig, 3 kupa, 4 Cumhurbaşkanlığı, 1 Başbakanlık, 6 TSYD Kupası şampiyonluğu yaşadı. 2 kez Ümit Milli formayı giydi. 1993-94 sezonu sonunda futbola noktayı koydu ve spor yazarlığıyla teknik adamlık yapmaya başladı.
| Resmin Büyük Halini Görmek İçin Buraya Tıklayın |
GÖKHAN KESKİN
1966 yılında doğan Gökhan Keskin, 1984’ten 1996’ya kadar Beşiktaş’ta oynadığı 336 lig maçında 14 gol kaydetti. Gordon Milne döneminde kazanılan şampiyonluklarda büyük pay sahibiydi. 1986 yılında Trabzonspor’a attığı gol, Beşiktaş’ı şampiyonluğa taşıdı. Saha içindeki centilmen görüntüsü ve istikrarlı futboluyla A Milli Takım’ın da vazgeçilmez oyuncusu olan Gökhan, 40 kez bu değerli formayı giymeyi başardı.
1996-97 sezonunda İstanbulspor’a transfer olan Gökhan Keskin, 2001 yılında futbol yaşamını bu ekipte noktaladı ve sonrasında Aykut Kocaman’ın yardımcısı olarak teknik adamlık kariyerine başladı.
METİN TEKİN
Beşiktaş’ın “Sarı Fırtınası” Metin Tekin, 1964 yılında İzmit’te dünyaya geldi. Avukat olan babasının büyük çabalarıyla Kocaelispor altyapısında futbola başladı. Fuleli deparları, sürati ve çalımlarıyla kısa sürede sivrilen Metin, PAF Ligi’nin yıldız futbolcusuydu. Kocaelispor A Takımı’nda oynamadan Beşiktaş onu transfer etti. 1982-83 sezonunda henüz 18 yaşındayken Beşiktaş forması giyen Metin, siyah-beyazlı ekibin sembol isimlerinden biri oldu.
1982’den 1997’ye kadar 320 lig maçında oynayan ve 47 gol atan Metin, Beşiktaş’ta 5 Lig şampiyonluğu yaşadı. Beşiktaş’tan hiç ayrılmak istemeyen, Vanspor’da bir sezon kiralık olarak oynadıktan sonra siyah-beyazlı formayla jübilesini yapan Sarı Fırtına, Fenerbahçe’ye 13, Galatasaray’a da 8 gol atmayı başardı.
34 kez A Milli formayı giyen ve 2 gol atan Metin Tekin, Avrupa Kupaları’nda da çok başarılı maçlar çıkarttı. Özellikle 1993-94 sezonunda Kösice’yi eleyerek uzun yıllar sonra tur atlayan Beşiktaş’ın o günkü 2 golünü birden kaydeden Metin’in, Avrupa Kupaları’nda toplam 6 golü bulunuyor.
Futbolu bıraktıktan sonra spor yazarlığı yapan Metin Tekin, daha sonra antrenörlüğe başladı. Gençlerbirliği ve Samsunspor’da Erdoğan Arıca’nın yardımcısı olarak görev alan Metin Tekin, Beşiktaş tribünlerinin hâlâ dilinde olan “Metin-Ali-Feyyaz” üçlüsünün en renkli isimlerindendi.
FEYYAZ UÇAR
Türk futbol tarihinin unutulmaz golcülerinden biri olan Feyyaz Uçar, 27 Ekim 1963’te İstanbul’da doğdu.
Futbola Avcılar Kulübü’nde başladıktan kısa bir süre sonra Beşiktaş Genç Takımı’na geldi. Serpil Hamdi Tüzün yönetimindeki genç takımın en iyilerinden biri olarak sivrilen Feyyaz’ın, A Takım’a geçişi de çabuk oldu.
Şeref Stadı’nın tozlu sahasında golün her türlüsünü atan genç yıldız, 1982-83 sezonunda A Takım kadrosuna girdi. Attığı gollerle “Bay Gol” lakabını aldı. “Metin-Ali-Feyyaz” üçlüsünün en skorer ismiydi. 16 sezonda 320 lig maçında 170 golle, Beşiktaş’ın Türkiye Ligi’ndeki en büyük golcüsü oldu.
Feyyaz Uçar, büyük maçların büyük golcüsüydü. Derbilere damgasını vuran ünlü forvet, Galatasaray’a 18, Fenerbahçe’ye 16 gol atarak Hakkı Yeten ve Şeref Görkey’in ardından yetişen en büyük golcü olduğunu kanıtladı. Ayrıca Türkiye Kupası’nda kaydettiği 17 golle tüm zamanlarda bu kupada en çok gol atan Beşiktaşlı unvanını da elde etti.
4 Lig, 3 Kupa, 4 Cumhurbaşkanlığı, 1 Başbakanlık, 6 TSYD Kupası şampiyonluğu yaşayan Feyyaz Uçar, 25 kez A, 3 kez Ümit ve 2 kez Genç Milli Takım formasını giydi.
1994-95 sezonunun başında Yönetim ile yaşadığı bir anlaşmazlık sonucu, Beşiktaş ile ilişkisi kesildi, Fenerbahçe’ye transfer oldu. Sarı-Lacivertli takımda bir yılı aşkın bir süre futbol oynadıktan sonra Kuşadası ve Antalyaspor’da da forma giyen ünlü yıldız, 1997’de futbolculuk yaşamını noktaladı. O, hep Beşiktaşlı Feyyaz olarak kaldı.
Futbolu bıraktıktan sonra teknik adamlık yolunu seçen Feyyaz, Rıza Çalımbay’la birlikte önce Göztepe, ardından Denizlispor’da çalıştı. Feyyaz Uçar, 2002-2003 sezonu başında Lucescu’nun yardımcılığını üstlendi ve 100. yılımızdaki şampiyonluğumuzda büyük pay sahibi oldu.
ALİ GÜLTİKEN
Efendi kişiliğiyle, futbolumuzun ‘beyefendi’ futbolcularından biri olarak kabul edilen Ali Gültiken, futbola Bakırköy Yücespor Kulübü’nde başladı. Ardından Beşiktaş Genç Takımı’na geldi, 1984-85 sezonunda A takıma yükseldi.
Orta saha ve forvet elemanı olup, 1 sezon da sağbek mevkiinde oynadı. Beşiktaş’ta 262 lig maçında 91 gol kaydetti. 1987-88’de 38 maçta 30 golle en yüksek performansını gösterirken, gol krallığındaTanju Çolak’ın arkasında ikinci sırayı aldı.
Beşiktaş’ın yenilgisiz şampiyonluğu kazandığı 91-92 sezonunun kader maçında Ali’yi kötü bir sürpriz bekliyordu. 9 Mayıs 1992’de İnönü Stadı’nda oynanan maçta takımı adına bir gol de atan Ali, çok ağır bir sakatlık geçiriyor ve yeşil sahalardan uzak kalıyordu. Bu sakatlığın etkisinden tam olarak kurtulamayan başarılı futbolcu, bir süre daha futbol oynasa da, eski formunu yakalayamıyor ve 27 yaşında Beşiktaş’tan kopmak zorunda kalıyordu.
Siyah-Beyazlı forma ile 5 lig, 3 Kupa, 4 Cumhurbaşkanlığı, 1 Başbakanlık ve 5 TSYD Kupası şampiyonlukları yaşayan, Avrupa Kupaları’nda 2 gol kaydeden Ali Gültiken, Fenerbahçe’ye karşı 7, Galatasaray’a karşı da 9 gol atmayı başardı.
7’si A, 11’i Ümit, 5’i Olimpiyat, 15’i de Genç olmak üzere 38 kez Milli forma giydi. 1995 Temmuz’unda transfer olarak son sezonunda Kayserispor’da oynadı. Beşikaş- İstanbulspor maçıyla futbol yaşamını noktaladı.
Futbolu bıraktıktan sonra spor yazarlığı ve teknik adamlık yapan Gültiken, önce Erzurumspor’da çalıştı ardından Rasim Kara’nın yardımısı olarak Yozgatspor’da görev aldı.
MEHMET ÖZDİLEK
Oyun stili ile Belçikalı Vincenzo Scifo’ya benzetilen Mehmet Özdilek, 1966’da Samsun’da dünyaya geldi. Samsun Ladikspor’da futbola başladıktan sonra 1988’de Kahramanmaraşspor’u 2. Lig şampiyonu yaptı. İnanılmaz futbol yetenekleri, kısa sürede büyük takımlar tarafından keşfedilmesine neden oldu.
1988-89 sezonunda bir daha hiç ayrılmayacağı, gerçek yuvası Beşiktaş’a geldi. 13 yıl Siyah-Beyazlı formayı giydi. Orta saha ve zaman zaman forvette yer aldı.
Kısa boyuna karşın müthiş zamanlaması ve futbol zekâsı ile sayısız kafa golüne de imza atan “Şifo” lakaplı Mehmet, 387 lig maçında 130 gol kaydetti. Bu rakam ona, tüm zamanlarda Türkiye Birinci Ligi’nin en çok gol atan orta saha oyuncusu unvanını da getirdi.
4 Lig, 4 Kupa, 4 Cumhurbaşkanlığı, 1 Başbakanlık ve 5 TSYD Kupası şampiyonluğu yaşadı. 31 kez A, 7 kez Olimpik olmak üzere Milli formayı 38 kez giydi.
Beşiktaş’a 3 yıl kaptan olarak hizmet veren Mehmet, muhteşem bir jübile ile futbolu bıraktıktan sonra 1 yıl boyunca İngiltere’de antrenörlük ve yabancı dil eğitimi gördü.
ERTUĞRUL SAĞLAM
Ertuğrul Sağlam, 1970 yılında dünyaya geldi. Futbola Fenerbahçe altyapısında başladı. Oradan Samsunspor’a transfer oldu. 1994-95 sezonunda Fenerbahçe, Galatasaray ve Beşiktaş Ertuğrul’u transfer etmek için yarışıyordu. Samsunspor’da gösterdiği olağanüstü performansla Üç Büyükler’in gözdesi olan genç yıldız, Beşiktaş’la anlaştı.
Beşiktaş’taki ilk sezonunda aşırı baskı yüzünden uzun süre bekleneni veremedi. Sezon sonuna doğru toparlanan Ertuğrul’un müthiş performansı ve 23 golü Beşiktaş’ı şampiyonluğa taşıdı. Beşiktaş formasıyla geçirdiği 6 sezonda toplam 167 Lig maçı oynadı ve 83 gol attı.
22 kez A Milli Takım forması giyen Ertuğrul Sağlam, 8’i Beşiktaş’ta oynadığı dönem olmak üzere toplam 11 gole de imzasını attı.
2000-2001 sezonunda Samsunsporlu Erman’la takas eldidi. Futbolu Samsunspor’da bırakan ve antrenör olarak Türk Futbolu’na hizmetlerini sürdüren Ertuğrul Sağlam, efendiliği ve çalışkan futboluyla Beşiktaş taraftarının sevgisini kazanan bir oyuncuydu.